‘Müjde iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı’nın gücüdür.’ Romalılar 1:16. Peki bu müjde tam olarak nedir?

1. Cennet Bahçesi'nde Tanrı insanları ‘kendi benzeyişinde’ yarattı. İnsanlar Tanrı’nın bu dünyadaki temsilcileri olacaktı. Tanrı’nın isteğini yerine getirerek ve Tanrı’nın karakterini yansıtarak bu temsilciliği yapacaklardı. Bu görevin yapılması ise ancak Tanrı’yla ilişki içinde mümkün olacaktı. Bütün bunlar Tanrı’nın ‘kutsaması’ olarak anlaşılır (Yaratılış 1:26-28). Tanrı insanı sever. Yüce Yaratıcı yarattığı kulların kendisine gönülden bağlanmasını, kendisiyle paydaşlık kurmasını arzu etmektedir.

2. Ne var ki, insan Tanrı’ya başkaldırmayı seçmiş, kendi yaşamını yönetmekte ısrar etmiştir. Kutsal Kitap’a göre ‘günah’ budur: Günah sadece kötü davranışları değil; kötü söz ve düşünce, niyetler, hatta ‘iyi olanı yapmamayı’ içerir (Matta 5:21-48). Günahın özü Tanrı’ya karşı takınılan tutum, Tanrı’dan ve Tanrı’nın sözünden bağımsız olarak özerk davranmaktır. Günah yüzünden insanla Tanrı arasındaki ilişki bozulmuş, bunun yerini bir ‘yabancılaşma’ ve ‘ayrılma’ almıştır. Kutsal Kitap’a göre bu ‘ruhsal ölüm’dür ve dünyaya gelen herkesin acıklı durumu budur (Romalılar 1:18-3:20, Efesliler 2:1-3).

3. İnsanı seven Tanrı, ona merhamet ve lütfunu göstermek ister. Ancak Tanrı kutsal ve adildir, bu yüzden hiçbir günahı öylece affedemez, günahı cezasız bırakmaz (Habakkuk 1:13). Yoksa kendi karakterini inkar etmiş olur. Tanrı’nın beklediği ve talep ettiği yetkinliğe erişmemiş olan insan, günah yüzünden sonsuz ve kutsal olan Tanrı’dan sonsuzluklar boyunca ayrı kalmayı hak eder. Bu ‘ceza’ cehennemde uygunlanır (Vahiy 20:11-15; 2. Selanikliler 1:6-9).

4. İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın, kötülüklerini iyilikle dengelemek için ne kadar uğraşıp didinse de Tanrı’nın öngördüğü yetkinliğe erişemez. İnsanın dini veya ahlaki olarak ‘iyi’ sayılan işlerinin sayısı ne kadar çok olursa olsun; hangi ‘şeriat’ın' gereklerini yerine getirirse getirsin; ne kadar diğer insanların ‘gözünde’ iyi sayılırsa sayılsın; yine de Tanrı’nın istediği standarda (eksiksiz ve sürekli yetkinlik, niyette asla ve asla kötülük olmaması) ulaşamaz. Tanrı’nın verdiği yasa zaten insanları kurtarmak için değil, onların günahlarını kendilerine bildirmek için verilmiştir (Romalılar 3:19,20; Galatyalılar 2:11-4:7; Efesliler 2:8,9; Titus 3:4-6).

5. Peki Tanrı bizim için bu ikilemi nasıl çözer? Tanrı insanı sever ama aynı zamanda haksızlığa da göz yummaz. İşte İsa Mesih’in ölümü,dirilişi ve yücetilmesi burada anlam kazanır. İsa kendini feda ederek, kurban olarak çarmıhta, dünyaya gelen herkesin günahının cezasını çekti. Herkes ölümü hak etmişti ama Mesih günahsız olarak bizi kurtarmak için kurban olarak herkes için öldü (2. Korintliler 5:14,15; Galatyalılar 3:13; 1. Petrus 3:18; Yuhanna 1:29). O’nun dirilişi ve yüceltilmesi, ancak bu ölümün ardından lütfedildi, böylece Tanrı’nın kurtuluş tasarısının gerçekleştiğini gösterdi (Romalılar 3:21-31; İbraniler 9:1-10:18, 1. Korintliler 15:1-4; 1. Yuhanna 2:2).
6. İsa Mesih’in ölümü neden bizimkinden farklı, neden o kadar etkilidir? İsa Mesih sadece peygamber değil miydi? Doğru, İsa peygamberdi, ama aynı zamanda peygamberlerden çok daha üstündü. Eski Antlaşma’da bütün yazıların öngördüğü Kral-Kurtarıcı Mesih’ti. İsa hem tam anlamıyla bir insan, hem de tam anlamıyla gerçek Tanrı’dır. O yüzden güvenilir bir kurtarıcıdır, kurtuluş armağanını vermek konusunda yetkilidir (Yuhanna 1:1-18; 5:17-29; 6:35-48; 10; 11:25,26; 20:28; Filipililer 2:5-11; Koloseliler 1:15-20; İbraniler 1:1-8).

7. Bu paha biçilmez kurtuluş armağanı nasıl elde edilir? Tek koşulla! İsa Mesih’e güvenmekle insanların günahı bağışlanır (Efesliler 1:7). Böylece insan Tanrı tarafından ‘doğru’ olarak sayılır ve kabul edilir (Romalılar 3:24 ve 25); yeni yaşama kavuşur (Titus 3:4-6); kutsal bir hayatı sürdürmek için Tanrı’nın gücünü sağlayacak Kutsal Ruh’u alır (Galatyalılar 3:13-14; 5:13-26; Romalılar 8:1-17).